Featured İmage ENS Soft Bizden Yazılar

Kurumsal ağlar, buluta geçiş (Cloud Migration), uzaktan çalışma (Remote Work) modelleri ve Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazlarının yaygınlaşmasıyla birlikte geleneksel 'kale ve hendek' (perimeter-based) güvenlik modelini sürdüremez hale gelmiştir. Ağ sınırları bulanıklaşmış, kullanıcılar ve veriler artık sadece ofis içinde değil, her yerdedir. Bu durum, ağ güvenliği stratejilerinin kökten yeniden düşünülmesini gerektirmektedir. 2025 trendleri, güvenliği çevreye değil, kullanıcıya ve erişilen kaynağa odaklayan çözümlere yönelmektedir.

Gelenekselden SASE'ye Geçiş: Ağ güvenliğinin en büyük dönüşümü, Güvenli Erişim Hizmeti Uç Noktası (SASE - Secure Access Service Edge) mimarisine geçiştir. SASE, ağ hizmetlerini (SD-WAN) ve güvenlik hizmetlerini (güvenlik duvarı, CASB, ZTNA, güvenli web geçidi) tek bir bulut tabanlı platformda birleştirir. Bu mimari, uzaktan çalışan kullanıcıların veya şubelerin, coğrafi konumlarından bağımsız olarak tutarlı ve yüksek performanslı bir güvenlik politikası almasını sağlar. SASE, ağ ve güvenliği bulutta birleştirerek karmaşıklığı azaltır ve maliyet verimliliği sağlar. VPN'lerin yerini alan Sıfır Güven Ağ Erişimi (ZTNA) ise bu yapının temelini oluşturur.

Ağ Segmentasyonu ve Mikro-Segmentasyon: Ağ segmentasyonu, bir ağın daha küçük, izole edilmiş bölümlere ayrılmasıdır. Bu, olası bir siber saldırının etkisini tek bir bölgeyle sınırlar ve saldırganın ağ içinde yanal hareket (Lateral Movement) etmesini zorlaştırır. Mikro-segmentasyon ise bu ilkeyi uygulama ve iş yükü seviyesine kadar indirerek en yüksek düzeyde izole etme sağlar. Zero Trust (Sıfır Güven) mimarisinin uygulanmasında mikro-segmentasyon kritik bir rol oynar. Bir güvenlik ihlalinde, saldırganın kritik sistemlere erişimi, katı segmentasyon kuralları sayesinde engellenmiş olur.

Yeni Nesil Güvenlik Duvarları (NGFW) ve Konteynır Güvenliği: Yeni Nesil Güvenlik Duvarları (NGFW), sadece port ve protokole dayalı filtrelemenin ötesine geçerek, uygulama ve kullanıcı kimliğine dayalı derin paket incelemesi (DPI) yapabilme yeteneğine sahiptir. Bu, daha akıllı ve bağlamsal güvenlik politikaları oluşturmayı sağlar. Öte yandan, bulut yerlisi uygulamaların yaygınlaşmasıyla birlikte konteynır (container) güvenliği ve sunucusuz (serverless) mimari güvenliği de ağ güvenliği için yeni bir odak noktası haline gelmiştir. Konteynır ağ trafiğinin segmentasyonu ve izlenmesi, standart ağ güvenlik araçlarıyla zorlaştığı için özel konteynır güvenlik araçları gerekmektedir.

Yazılım Tanımlı Ağ (SDN) ve Otomasyon: Yazılım Tanımlı Ağ (SDN) teknolojileri, ağın kontrol düzlemini veri düzleminden ayırarak ağ yönetimini merkezileştirir ve programlanabilir hale getirir. Bu, güvenlik politikalarının dinamik olarak uygulanmasını ve ağdaki tehditlere otomatik yanıt verilmesini kolaylaştırır. Otomasyon, siber güvenlikte MTTD (Ortalama Tespit Süresi) ve MTTR (Ortalama Müdahale Süresi) gibi kritik metriklerin iyileştirilmesinde hayati öneme sahiptir. Ağ ve güvenlik otomasyonu, kurumların hızla değişen tehdit ortamına karşı daha çevik ve dayanıklı olmasını sağlamaktadır.

Öne Çıkan Özellikler

  • Geleneksel 'kale ve hendek' modelinden uzaklaşma ve ağ sınırlarının bulanıklaşması.
  • Ağ ve güvenlik hizmetlerini bulutta birleştiren SASE mimarisi ve ZTNA.
  • Ağ segmentasyonu ve mikro-segmentasyon ile yanal hareketin engellenmesi.
  • Yeni Nesil Güvenlik Duvarlarının (NGFW) derin paket inceleme yeteneği.
  • Yazılım Tanımlı Ağ (SDN) ile ağ güvenliğinde otomasyon ve çeviklik.
Kurumsal ağ güvenliği, sürekli bir evrim içindedir ve artık sadece fiziksel altyapıyı değil, bulut ve mobil ortamları da kapsamalıdır. SASE, Zero Trust ve mikro-segmentasyon gibi yeni mimarileri benimsemek, kurumların hızla değişen tehdit ortamına karşı dayanıklılığını artırmanın ve dijital varlıklarını korumanın temelidir.